Work On

Read More

0 yorum:

Real Madrid - Galatasaray

    This Wednesday, there is a vey important match in the Uefa Champions League. It is Galatasaray against Real Madrid. The Turkish side is well focused on the match and the fans are too enthusiastic to see it. However, as I see from the various internet forums, the Spanish fans think that the result is obvious. They already fancy their teams in the semi final, and looking the other quarter final matches to see the possible next round rivals.
    The last time the two sides had a match against each other was twelve years ago, same as now it was the quarter final round of the Champions League. The first match was on the same month and day with this one. On 03.04.2001, Galatasaray defeated Real Madrid with 3-2 in Istanbul. But after a week in Santiago Bernabeu, Real Madrid was the victor with 3-0 score.
Read More

0 yorum:

Motivasyon Sözleri

    Motivasyonumuzu sürekli üst düzeyde tutmamız çok zor, lakin zor dönemlerden geçerken şevkimizi sağlam tutacak vesilelere ihtiyacımız var. Motivasyonla ilgili özlü sözler de bu noktada bize yardımcı olabilir; öğrenci arkadaşlar için sınavlara hazırlanırken, yönetici kadrosundakiler ekiplerinin performansını arttırmada kullanabilecekleri, sporcular kendilerine ilham olabilecek, başarıyı yakalamak isteyen herkesin kullanabileceği resimli motivasyon sözleri sunacağım. İngilizce bilenler daha şanslı olacak tabi bu durumda, ama altlarına da Türkçe altyazılarını koyacağım. :)


    "Eğer yapabileceklerinize bir limit koyarsanız; fiziksel, ahlaki veya başka bir alanda; bu sizin kalan hayatınızı istila eder, işinizi, ahlakınızı, bütün benliğinizi istila eder. Limit diye bir şey yoktur, sadece platolar vardır, ama orada durmamalı ve onların ardına koşmalısınız. Bu sizi öldürürse, öldürür. Bir adam seviyesini daima ileriye taşımalıdır." -Bruce Lee
Read More

1 yorum:

Joseph Merrick Hayatı

     Birine karşı safiyane muhabbeti hissederseniz, onu yanına çağırmışa da tesliminiz varsa biriniz şarkta, biriniz garpta; biriniz cenupta, biriniz şimalde, hatta biriniz dünyada diğeriniz ahirette de olsanız, onu yakınınızda hissedebilir, hatta birbirinizi dünya gözüyle görmemiş olsanız dahi onu kendinize en yakın bir arkadaş sayabilir, ve hatta dualarınızdan haberi olduğunu düşünerek, bir nevi haberleşmek misillü, bununla mesud olabilirsiniz. Ben de Joseph Carey Merrick'i kendime işte böyle bir arkadaş addediyorum. Joseph, 1862'de İngiltere Leicester'da dünyaya geldi. Dünyaya geldiğinde diğer bebekler gibiydi. Gayet sağlıklı görünüyordu. Ne var ki 21 aylıkken yüzünün bir kısmı kabarmaya, şişmeye, alın kemiği biçimsizleşmeye, derisi sertleşmeye başladı. O zamanlar için Joseph'in neden böyle olduğunun mantıklı bir açıklaması yoktu, ancak ölümünden 100 yılı aşkın bir zaman sonra nörofibromatozis tip 1 ve Proteus sendromlarının ikisine de sahip olduğu anlaşılacaktı.
Joseph 11 yaşındayken annesi vefat etti. Otobiyografisinde annesinin melek gibi bir kadın olduğunu, ona çok iyi davrandığını anlatıyor. Annesinin ölümünden sonra Joseph'i zor kelimesinin çok sönük kaldığı bir hayat beklemektedir. Annesinin ölümünden 1,5 yıl sonra babası, kendisi de birkaç çocuk sahibi olan dul bir kadınla evlenir ve o kadının yanına taşınırlar. Joseph bu durumdayken 13 yaşına bile gelmemiş, vücudunda sayısız defekt, yüzü biçimsizleşmiş bi haldeydi. Okulu 13 yaşındayken bırakmak zorunda kaldı, ki o zamana kadarki kısa eğitim hayatına ne kadar büyük sıkıntıları sığdırmış olacağını kestirmek pek zor değil. Lakin Joseph'in artık evde kendisini güleryüzle karşılayacak, ona merhamet edecek bir öz annesi de yoktu. Onun ev hayatı da artık tamamen bir ızdıraptı. Üvey annesi ona karşı bir tutam sevgi göstermediği gibi babası da onunla ilgilenmiyordu. Burayla ilgili ayrıntıya girmeyeceğim, fakat Joseph'in henüz 13 yaşında iki üç defa evden kaçtığını, her defasında babası tarafından bulunup eve geri getirildiğini söylersem kafanızda bir şeyler canlanacaktır. Joseph 13 yaşında bir sigara şirketinde sigara sarma işi bulur, lakin orada üç yıl kadar çalışabilecektir çünkü o süre içerisinde ellerindeki deformiteler daha da kötüleşmiş, bir sigara saramayacak hale gelmiştir. Bu insanların hayatlarını dinlerken ve değerlendirirken sıradan bir dikkat ve anlayıştan fazlası gerekiyor. Bu insan orada üç yıl çalıştı deforme bir kol, deforme bir vücut ve deforme bir yüzle insanların arasında acaba her gün neler çekerek çalıştı.
Read More

0 yorum:

Yüzüklerin Efendisi Senfonisi

    Yüzüklerin Efendisi flimlerini izlerken kendinizi o fantastik ve büyülü aleme kaptırmanızda en etkili elementlerden biri de filmin müzikleriydi. Yüzüklerin Efendisi müzikleri, gerçekten çok başarılı, sahnelerdeki duyguyu iliklerinize kadar hissettirmede çok etkili, zaman zaman tüylerinizi diken diken edebilecek kadar epik, bazen bir melodiyle gözlerinizi nemlendirebilecek kadar lirik, hususen Shire müzikleri kısmında içinize neşe dolduran, her yönüyle çok güzel bir müzik ziyafeti.
    Müziklerin Efendisi müziklerinin bestekarı, Yüzüklerin Efendisi Senfoni Orkestrası ekibini biraraya getiren ve bu orkestranın şefi, aynı zamanda müziklerin prodüktörü Howard Shore. Shore senfoniyi ilk bestelediğinde toplam 11 saatti ve müziklerin 9 saatlik kısmını kesmek zorunda kaldı. Kendisi bu senfoniyle Oscar ve Grammy ödüllerinde En İyi Film Müziği dalındaki ödüller ile onurlandırıldı.
Read More

0 yorum:

The Legend of Phoenix

    Phoenix, actually we must call it The Phoenix, because there is only one, is a mythological bird which is very popular in Arabian, Greek and Roman legends. It's a magnificent golden-red feathered bird, very beautiful. It lives about four-five hundres years. And when it dies it burns and arises from its ashes. The Phoenix has its analouges in various cultures. Turkish, Persian, Japanese, Indian and Chinese cultures have similar legends to it.
    I was curious about the rise of the legend of Phoenix. I mean how or why did people imagined a bird that doesn't exist and it impressed the cultures and folks, that it lived for thousands of years with keeping its popularity.


    There are a few theories about how the legend has become, but none of them can be confirmed. It may be a bright bird found in a land and sold to a foreign land with a big price that bird hasn't been seen, and to jack up the price they made up a story about the bird that when they found it; the bird was on fire. Maybe the bird was so bright that the others haven't seen a brighter one and it made them believe it, the story was so fanciful made it easily outspread.
Read More

0 yorum:

Between Two Ferns

    The first time I watched an episode of Between Two Ferns, it was incidental. I was watching a video which lead me to the site; funnyordie. I knew Zach Galifianakis from the movie Hangover. He was perfect in that film. No one on earth could act the character Alan better than him. I think he is the best in his style of comedy. His absurd comedy style made me addicted and I finished all of the episodes of Between Two Ferns.

 
    For the ones, who haven't watched an episode of Between Two Ferns yet, it's kind of an interview and you just suppose that it will be an ordinary interview, at the beginning. There are two ferns in planters at both sides of the scene. The host and the guest having a talk. That's all, till the host opens his mouth. :)  Zach G. is kinda unpredictable, the way he does his fun, it's unique. He does weird things but not cloddish, you sense the intelligence in his movements. He uses every gestures and facial expressions in the best time and in the best way it can be.
Read More

0 yorum:

Yüzüklerin Efendisi Kitapları

   


                                 Hepsine hükmedecek tek bir yüzük, hepsini o bulacak
                               Hepsini bir araya getirip, karanlıkta birbirine bağlayacak



    J.R.R. Tolkien'in fantastik Orta Dünya'sında hayalen gezinirken en çok dikkatimi celbeden Tek Yüzük olmuştur. Onun için yüzüğün üzerinde yazılı olan bu beyitle başladım yazıma. Filmde de dendiği gibi "The hearts of men are easily corrupted." Ben de bir insan olduğum için olmalı ki en çok ilgimi çeken Güç Yüzüğü oldu. Lakin burada dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var ki, Tolkien'in bu fantastik dünyasına kendinizi daha da kaptırmak istiyorsanız, kitapları orijinalinden okumanızı tavsiye ederim. Çünkü çevirisi asla bu kitabın orijinalinin verdiği tadın bir numunesini bile tattıramaz. Yani İngilizceniz belli bir seviyede ise ve edebiyat tutkunuz da varsa Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin orijinali sizin için unutulmaz bir deneyim olacaktır. Tabi Tolkien bir filolog olduğu için kitapta bambaşka bir İngilizce var, lakin ilk elli altmış sayfadan sonra, oraya kadar çekilen zahmet meyvesini veriyor ve kitaba kendinizi kaptırıyorsunuz. Şurada bir numunesini göstermek istiyorum; yüzüğün üzerindeki beytin geçtiği şiirin orijinali:
Read More

0 yorum:

Güzel Bir Blog

    İnternette gezinirken çok güzel bloglara rastlıyorum. Başından geçenleri, fikirlerini kendilerine has üsluplarla anlatan, yazmayı bilen, sıradan bi olayı gayet eğlenceli bi entry haline getirebilen blog yazarlarına da bazen imreniyorum. İşte temasıyla, tasarımıyla, içeriğiyle çok güzel bir blog selmanh. Selman Halid Kahya adlı pek yakışıklı şahsiyet blogun yazarı. Üslubu ve yazılara kattığı mizah gerçekten çok hoş ve kendine has bi tarzı var. Kendisi anlaşıldığı üzre bir bilgisayar mühendisi. Blogunda mesleğiyle ilgili, yurtdışı tecrübelerine dair ve daha birçok kategoride onlarca yazısı var.
    SelmanH. yazılarını öyle bir üslupta yazıyor ki ne ile alakalı yazdığının hiçbir önemi yok, kesinlikle okutuyor. En önemlisi de bunları doğaçlama yaptığını, yazıdaki mizahın organik olarak; doğal haliyle size geldiğini anlıyorsunuz. Yazının içine espirileri o kadar güzel serpiştiriyor ve öyle yerinde kullanıyor ki kelimeleri, hayran kalıyor insan.
    Biraz önce Google+ account'una baktım, kendini anlatacağı "kısa açıklama" bölümüne; "Just what a handsome guy is." yazmış. Şu an yazarken bile gülüyorum. Ve size anlattığım bu blog baştan sona kaliteli mizah ve zeka esintileriyle dolu.
Read More

0 yorum:

The Essential Rumi



    The Essential Rumi is an English translation book from the magnificent collection of Rumi; Mesnevi. An American poet; Coleman Barks, working with John Moyne and J. Aberry gives the poet lovers this translation as an awesome gift. I'm going to say nothing about Rumi; words aren't enough to express him. A real beauty he is. I am just going to write down a poet of his. This book is so precious and stirs the hearts of Rumi devotees and win a lot of new converts. :)





Read More

0 yorum:

Pubertas Prekoks

    Erken puberte (pubertas precox); tanım olarak kız çocuklarında 8, erkek çocuklarında 10 yaşından önce seksüel gelişimin başlamasıdır.
    Her çocuk ergenliğe(puberteye) aynı yaşta ulaşmaz, lakin ekseri olgularda seksüel(cinsel) gelişimin kız çocukları için 11 yaş civarında, erkek çocukları için de 12-13 yaş civarında başlayacağını söylemek doğru olur. Ne var ki, nadir de olsa bazı çocuklarda seksüel gelişim çok daha erken yaşlarda başlayabilir. Kız çocuklarında 4-8 kat daha sık olmak üzere; Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırma, her 5.000-10.000 çocuktan birinde erken puberte görüldüğünü ortaya koymuştur.
    Erken puberte; kız çocuklarında 8 yaşından önce meme gelişiminin başlaması(telarş) ve koltukaltı ve genital bölge kıllarının çıkmasıyla(pubarş) kendini gösterir. Erkek çocuklarında ise büyük penis ve testisler, spontan ereksiyonlar, koltukaltı ve pubik bölgede kıllanma, yüzde tüylenme artışı ve sivilceler ile karşımıza çıkar.
    Ergenliğin erken başlaması ve ergenlikle ilgili belirtilerin erken ortaya çıkması çok büyük bir problem gibi görünmeyebilir. Gerçekte ise ciddi sıkıntılara yol açacak bir durum. Özellikle çocuğun büyüme paterninde değişikliklere yol açıp, çocuk normal boya ulaşamadan boy uzamasının durması. Pubertas precox'lu çocuklar tedavi almazlar ise kız çocukları 150, erkek çocukları 155 cm üzerine asla çıkamazlar.
Read More

0 yorum:

Whatsapp Tarih Oluyor

    Meşhur whatsapp'ı tahtından edecek yeni bir uygulama geliyor. Apple'ın icadı yeni "MessageMe" uygulaması kullanılmaya başladı. Uygulama akıllı telefonlarda mevcut olacak ve birçok özellğe sahip. Uygulamanın dünyanın en kalabalık elektronik uygulaması olmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.
Read More

0 yorum:

Directors Interview

   "The Hollywood Reporter" has made directors' roundtable interview. In this interview the directors are; Quentin Tarantino, Ang Lee (director of Life of Pi), David O. Russell, Ben Affleck, Tom Hooper(director of Les Miserables) and Gus Van Sant(director of Promised Land).

 
Read More

0 yorum:

Şekerin Vücudumuza Etkileri


   Şeker, yaşlanmayı hızlandırır, immuniteyi (bağışıklığı) baskılar, vücuttaki mineral dengesini bozar, vücuttaki kolesterol ve trigliseritleri (kandaki zararlı yağların oranını) arttırır, diyabet ve hipoglisemiye yol açar, diş çürümesine ve periodontal hastalıklara zemin hazırlar, kilo almayı ve obeziteyi tetikler.
   Candida ismindeki mantar hastalığının vücutta yerleşmesini kolaylaştırır, böbrek hastalıklarının görülme sıklığında artış gözlenmiştir. Hiperaktiviteye sebep olur. Depresyon ve anksiyete(aşırı kaygılanma) gibi psikolojik rahtsızlıklarda rol oynar, görüş mesafesinde azalmaya yol açar, göz hastalıklarına zemin hazırlar. Osteoporoza yola açar.
Read More

0 yorum:

Motivasyon Siteleri

    "İnsanlar sürekli motivasyonun devam etmediğinden yakınıyorlar. Banyo ettikten sonraki temizliğimiz de devam etmiyor. Bu nedenledir ki her gün tekrarlanmasını öneriyoruz." - Zig Ziglar.   İki yakın arkadaşın fitness çalışmalarını sürdürürken öncelikle kendi motivasyonlarını yüksek tutmak amacıyla hazırladıkları bir site Believe to Achieve . Site sadece kilo vermek veya fit kalmak noktasında bi motivasyonu hedef almış değil. Hayat yolculuğunuz her ne kulvarda devam ediyorsa, yolculuğunuzda sizi motive edecek, hedeflerinizi yakalamanız için odaklanmanıza yardımcı olacak mesajları vermeyi amaçlıyor. Sitede 1000'den fazla wallpaper mevcut. Herbirinde çok güzel hazırlanmış özlü sözler var. Bakmanızı tavsiye ederiz.
    "You know what a loser is? A real loser is someone who is so afraid of losing that they don't even try."
Gerçek kaybeden kimdir biliyor musun? Kaybeden (ziyanda) o kimseye denir ki; kaybetmekten o kadar korkmaktadır ki, denemeyi bile göze almaz." - Little Miss Sunshine (Küçük Gün Işığım)



Ve bir site daha var ki, yine İngilizce (ne yapalım, internette ne kaliteli içerik varsa çoğunluğu İngilizce'dir; acı ama gerçek), site mindmapinspiration.com bakmanızı tavsiye ediyorum.
Read More

1 yorum: