En İyi Dil Öğrenme Sitesi

    Yabancı dil öğrenmek, çok değerli, lakin bir o kadar da zor bir iş. İnternette bu işi kolaylaştırmakta yardımcı olabilecek birkaç iyi yabancı dil öğrenme sitesi mevcut. Bu yazımızda bu sitelerin listesini değil, içlerinden en beğendiğimiz siteyi tanıtacağız. Bu site, yabancı dil öğrenmek hususunda sizlere faydalı olacaktır diye umuyoruz.
    İş hayatında ve sosyal hayatta, başta İngilizce olmak üzere yabancı dil bilmek çok önem verilen bir husus. Bir kişi İngilizce biliyorsa, bir de İngilizce dışında başka bir lisanı da akıcı konuşabiliyorsa rakiplerinden birkaç adım öne geçiyor ve aranan eleman oluyor. Özellikle Korece, Çince gibi zor ve az bilinen diller bu hususta çok önemli.
    İnternette dünyanın birçok dilini öğrenme fırsatı sunan çok güzel bir site var. İngilizceden Koreceye, İspanyolcadan Rusçaya, Fransızcadan İbraniceye kadar onlarca dil mevcut sitede. Sitenin adı LIVEMOCHA. Siteye girdiğiniz zaman önünüze üç seçenekli bir tablo çıkıyor. Learn, teach ve explore. Eğer sitede uzun süre kalmak ve bu siteyi uzun vadeli kullanmak düşünceniz varsa sağ üst köşede “create an account” kısmından siteye kaydolun. Siteye kayıt ücretsizdir.
    Sitedeki kayıt işlemlerini tamamlayıp “sign in” dedikten sonra site size hoş geldin diyor ve profil resminizi seçmeniz için seçenekler sunuyor. Siteye kaydolurken size ilk öğrenmek istediğiniz, üzerinde ilk uğraşmak istediğiniz dili soruyor. Şimdiki safhada ise size bu dili şu anda ne kadar iyi bildiğinizi soruyor.


    Bu kısmı tamamladığınız vakit yeni dersler almak için site size seçenekler sunuyor. Sitenin bir güzel tarafı da, sitenin içinde işe yarayan bir puan sistemi bulunması. İnternette dil öğrenmeye çalışırken en çok eksikliği yaşanan şey bir öğretmendir. Yani iletişim kuracağınız bir insanın olmayışı. Livemocha ise dil öğrenmek için kurulmuş bir facebook gibidir. Siz de yabancıların Türkçe öğrenmelerine katkıda bulunup puanlarınızı arttırabilirsiniz.
    Livemocha, dil öğrenme konusunda internetin tüm dünyada açık ara 1 numaralı sitesidir. Siz de bu siteden faydalanarak günde 15-20 dakikayla İngilizce ve diğer yabancı dillerde kendinizi geliştirebilir, hatta yabancı dil öğrenmeyi bir hobi edinebilirsiniz.

1 yorum:

Yaşam Tarzımı Değiştirmek İstiyorum

    Yaşam Tarzını Değiştirmenin Yolları

    “Sürekli yaptığımız şey neyse, biz oyuz. Öyleyse, mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.” Bu söz Aristoteles’e ait.  Bizi biz yapan şey alışkanlıklarımız. Bu yüzdendir ki onları değiştirmek çok zor.

    Bugün bu mevzu üzerine düşündüm biraz da; hayattaki en zor şey bir alışkanlığı bir başkasıyla değiştirmek. Sonra bize zarar veren ya da daha iyileri ile değiştirsek çok daha faydalı olacak alışkanlıklar nasıl değiştirilir diye düşündüm. Kendimden bahsetmiyorum lakin bi mukaddime olsun, birkaç örnek vereyim: Sigara içen birinin sigarayı bırakması, çok yağlı ya da fast food yemekler tüketen birinin yağsız ve yeşil ağırlıklı yemeye başlaması, abur cubur tüketen birinin buna tamamıyla son vermesi, hiç spor yapmayan birinin düzenli spor yapmaya başlaması, haftada 30-35 saat bilgisayar – televizyon başında vakit geçiren birinin bunu bırakıp aynı süreyi kitap okuyarak ve diğer kendini geliştirecek aktivitelerle değerlendirmesi, gece geç yatıp öğleyin kalkan birinin gece erken yatıp sabah erken vakitte kalkması, gereksiz para harcayan birinin muktesit davranmaya başlaması…

    Özellikle zararlı ya da en azından zaman kaybı olan bir davranışı yararlı şeylerle değiştirmek çok zor. İnsanın gayret etmesi, dişini sıkıp sabretmesi gerekiyor.

    “Tüm insanların aslı aynıdır. Onları birbirinden ayıran alışkanlıklarıdır.” –Konfüçyus

    Alışkanlıkları değiştirmek her daim sabır ve kararlılık gerektiriyor. Meyvesini almaya başladığınız andan itibaren zaten bir mutluluk kaplıyor içinizi. Ben de yapmak istediğim bazı değişikliklerden bahsetmek istiyorum burada. Zira biz en çok kendimiz için blogluyoruz.

    Sabah güneşten önce kalkmak ve tekrar yatmamak. Elbette bunun için çok erken yatmak gerekiyor. Lakin imkansız değil. Eskiler hep güneş doğmadan önce kalkarlarmış. Seher vaktini en güzel şekilde değerlendirirlermiş. En güzeli de o zaten.

    Sıfır fast food. Yeşillik ağırlıklı beslenme.

    Spor yapma alışkanlığı. Bu alışkanlığım zaten var ama iş temposu arttığı zamanlarda bazen bırakabiliyorum. Spor yapmayı hayat tarzının bir parçası haline getirmek bir başka tabi.

    Şehir dışına çıkıp seyahat etme. Periyodik olarak bunu yapabilirsem çok tatlı olucak. J

    Daha fazla okumak. Sıfır televizyon . Minimum internet. Okumayı zaten seviyorum. Lakin internet karşısında zamanı unutunca (özellikle bazı blogger arkadaşların bloglarında) okumaya ayırdığım vakit azalıyor. Dikkat etmek lazım.

    Böyle böyle daha çok yazarım. Lakin kitap okuyasım var. ;)


    Sonraki yazılarda buluşmak üzere… 

1 yorum:

Okuma Aşkı

    Jorge Luis Borges’in çok güzel bir sözü var. Okuma iştahının içimde kaynadığı zamanlarda ben de böyle hissederim. “Cennet’i her zaman bir çeşit kütüphane olarak hayal etmişimdir.” diyor Borges. Geniş zamanlarda, yani yapmam gereken başka bir şey yokken, güzel bir çay demleyip kitabımı elime aldığım zaman cennetsi bir haz alırım bundan. Saatlerin nasıl geçtiğinin farkına varmaz insan. Bir oturuşta bir kitabı bitirmek, hele kendini, zamanı unutup; muhteşemdir.

    İyi bir kitabın lezzeti hayattaki en tatlı şeylerden biri gerçekten de. Bir romanın dünyasında kendimi kaybetmek, romandaki karakterlerle en iyi arkadaşlar gibi samimi hale gelmek, sabah kahvaltıdan sonra ya da yatmadan önceki son birkaç saat koltuğumda oturup bir kitabın sessizliğinde kaybolmak, bütün bunların verdiği keyif gerçekten benzersiz.

    Lakin şu da var ki, her güzel haslet gibi okuma aşkı da çok çabuk kayar insanın ellerinden. Kaybedince o sevgiyi, tekrar yakalamak için gayret gerekir. Okuma alışkanlığı, atıl bırakıldıkça atalete sarılan, çalıştırıldıkça da daha çok çalışma hevesiyle dolan bir fabrika gibi beynimizde. Bunun için o fabrikayı, okumaktan aldığımız lezzetin de azalmaması için ayrıca, daim işler halde tutmak lazım.

    Yazıma Nora Ephron’un sözleriyle son vermek istiyorum. “ Okumak her şeydir. Okumak bana bir şey başardığımı hissettirir, bir şeyler öğrendiğimi, daha iyi bir insan olduğumu. Okumak beni daha zeki yapar. Okumak bana sonrası için konuşulacak şeyler verir. Okumak benim dikkat eksikliğimin kendini tedavi ettiği inanılmaz derecede sağlıklı yoldur. Okumak kaçıştır, ve kaçmanın tersine o, işleri yoluna koymaya uğraştığınız bir günün sonunda gerçekle bağlantı kurmaktır, ve fazlasıyla gerçek bir günün sonunda birinin hayaline dokunmaktır. Okumak mutluluktur.”

0 yorum:

Clair de Lune

    Bugün Claude Debussy'nin 151. doğum yıldönümü vesilesiyle google, ana sayfasında onun Clair de Lune; "ayışığı" eserini çaldı. Ayrıca müzikle uyumlu çok şirin bir animasyon da yapmış. Benim de çok sevdiğim, gözlerimi kapatarak keyifle dinlediğim bu besteyi hatırlamama vesile oldu ve blogumda yer vermek istedim.
    Clair de Lune, ruhu okşayan, insanı dinginlikle saran bir beste. Sakinleşmek, rahatlamak istediğiniz, kafanızı düşüncelerden arındırıp kendinizle baş başa kalmak istediğiniz vakitlerde bunu yapmanıza yardımcı olacak bir başyapıt.


     Debussy'den sonra bestenin solo piyano dışında versiyonları da yapıldı. İçlerinden en beğendiğim David Oistrakh'ın piyanoya kemanla eşlik ettiği. Bestede diğerlerinin kaçırdığı incelikleri yakalamış Oistrakh. Onun videosunu da verip, burada noktalayayım.







0 yorum:

Evolution of Philosophy







                                                       :)))

0 yorum:

Youtube Neyin Havasında?

    Gezi olaylarının başlangıcından beri internette dikkatimi çeken mevzulardan biri de youtube ile alakalı oldu. Youtube ana sayfasında her gün; gezi olayları ile ilgili ya da değil, polisi kötülemeye, hükumete hakaret etmeye yönelik videolar yayınlanıyor.
    Normalde sitenin şablonunda ana sayfada müzik, oyun, spor ve ayrıca "popüler" kategorilerinde o haftanın en çok izlenen videoları yer alır. Lakin bu Gezi olayları başladı başlayalı ana sayfada eylemcilerin, ulusal kanalın videoları çok yer kaplar oldu. Onun dışında başbakanı ve hükumeti kötüleyen videolar da ana sayfada çok uzun süreler kalıyor. Hayır, ana sayfada kalmasına rağmen bakıyorum izlenme sayılarına, ekseriyetle birkaç bini geçmiyor. Lakin videolar orada durmaya ediyor. Ve bu olayların başlangıcından beri bu durumun devam etmesi...internetin açık ara en büyük video izleme sitesi tarafından bu kadar aşikar yapılması... Youtube'un ülkemizi ne kadar sevdiğini, ülkemizin anarşi ve kaos ortamından uzak olmasını ne kadar arzuladığını, vatanımızın birlik ve düzenini ne kadar önemsediğini kör gözlere de gösterdi(?!).
    Bir de bu videoların altında milletin birbiriyle, en ağır küfürlerle tartıştığını görürsünüz ki; bir milletin evlatlarının bir videonun altında bu derece öfkeyle birbirlerine küfürler ve hakaretler yağdırmalarını gören youtube sanırım çok üzülmektedir.
    Ülkenin ekseriyetini oluşturan hakperestlerin yapması gereken şey de aktif sabırdan başka bir şey değil aslında. Bu videolara girip anarşi yanlılarına, bir videonun altına yazdığı yazıyla hadlerini bildirmeye çalışmak, bir saflık ve ahmaklık göstergesinden başka bir şey değil diye düşünüyorum.

3 yorum: