Tumblr Açtım Ben

    Pek fazla vakit harcayamıcaz ama neden olmasın dedik, tumblr'a da el attık. Zira görsel ve animasyon ağırlıklı bloglama için blogger çok eksikti, biz de bu boşluğu tumblr ile dolduralım dedik. Bu sefer siteyi kendi adıma açmış bulunuyorum. Tumblr sayfama BURADAN ulaşabilirsiniz.
    Sitede benim ve diğer arkadaşların paylaştığı gönderiler olacak. Çağa ayak uyduruyoruz. :)
    Tumblr'da gezerken çok güzel bloglara rastlıyorum. Bunlardan biri, tıp fakültesi öğrencilerinin yaşadıklarını küçük animated gif'lerle çok güzel anlatan chronicle this adlı tumblr blogu. Siteyi hazırlayan kişinin mizah anlayışı çok iyi gerçekten. Kendisi Amerika'da okuyan bir tıp fakültesi öğrencisi. Tıp fakültesinde bazı durumlardaki ruh halinizi o kadar iyi anlatmış ki, yazıyla anlatmaya kalksanız belki bir sayfa yazmanız gerekir. Ama animated gif'lerle bir iki saniyelik bi görüntü ile halinizi çok iyi anlatmış.
    Bi de bi noktaya değineyim, her nimette olduğu gibi internetin de ve internet içindeki programların da nasıl kullanılacağı bize kalmış. Siz tumblr açıp içine bilim, kültür veya çeşitli güzellikleri koyabilir, terakkiye alet edebilirsiniz; tutup insanı alçaltacak içerikler ile de meşgul olabilirsiniz. Malum, tumblr en güzelinden en çirkinine her şeyin içinde bulunduğu çok geniş bi siber alem. Dikkat etmeli.
Hayat kısa, güzel düşünüp güzel işlerle meşgul olmak lazım.
    Şimdilik benden bu kadar.

(Tumblr ile bir süre uğraşamıyoruz  :s )

0 yorum:

Çalışmak Gibisi Yok

    Çocuk stajı, tusa çalışma, diğer arkadaşların da şark vazifesi ve sair meşguliyetlerinden mütevellit uzun süredir yazı yazamadık blogumuza. Ben de kurban bayramı münasebetiyle bir boşluk bulup klavyenin başına geçtim iki satır yazayım diye. Kurban bayramınız mübarek olsun.
    Türkiye de Hollanda'ya yenildi bugün, Brezilya'ya gitme umudu kalmadı. Bugün maçı izlerken gördüm ki bizim topçular karşı takımdakiler kadar çalışmamışlar. Evet bi ümit, heyecan, motivasyon ve coşku görüyorsunuz ama sıkı çalışmadıkları da her hallerinden anlaşılıyor.
    Bu çalışma mevzusu bi süredir gündemimdeydi. Ben de bu 9 günlük tatilde şu ilk 5 gün toplamda 1 saat belki çalışmışımdır. Ve içimde bi sıkkınlık, neşesizlik var; hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Şu çok mühim bir hakikat ki, çalışmak gibisi yok. Ne zaman sıkı çalışıyorsam, kendimi, dünü ve yarını, olmuşu olacağı, her şeyi bi tarafa bırakıp sadece çalışmakta olduğum mevzuya kendimi adayacak derecede kendimi kaptırdıysam çalışmaya, hayat işte asıl o zaman bi farklı güzel. Ben dahi farklıyım o zamanlarda; her şeyi, günü, zamanı, etrafımda olup biteni bile farklı görüyorum. Uykularım bile farklı oluyor, sabahleyin dinlenmiş şekilde kalkıyorum. En çok hiç çalışmadığım günlerin ertesinde yorgun uyanıyorum.
    Bir büyük insan çok güzel ifade ediyor atalette geçen zamanı, günleri. Öyle geçen zamanlar diyor; adem ve yokluğu ve hiçliği ihsas edip sıkıntı verir. Hayatın kıymetini tenzil eder. Ömrün lezzetini sıkıntıya kalbeder.
    Çalışırken ise (yaptığın işe kendini vermek şartıyla) zaman geçsin istemiyorsun, ömrünün, vaktinin kıymetini ihsas ediyor. Atalet ise ömrü acılaştırıyor.
    Demem o ki, ne kadar çok ve sıkı çalışırsak o kadar iyi, hayat o kadar lezzetli. Bunun hakikatini yaşamak istiyorum. Kurban bayramınız mübarek olsun.

0 yorum: