Joseph Merrick Hayatı

     Birine karşı safiyane muhabbeti hissederseniz, onu yanına çağırmışa da tesliminiz varsa biriniz şarkta, biriniz garpta; biriniz cenupta, biriniz şimalde, hatta biriniz dünyada diğeriniz ahirette de olsanız, onu yakınınızda hissedebilir, hatta birbirinizi dünya gözüyle görmemiş olsanız dahi onu kendinize en yakın bir arkadaş sayabilir, ve hatta dualarınızdan haberi olduğunu düşünerek, bir nevi haberleşmek misillü, bununla mesud olabilirsiniz. Ben de Joseph Carey Merrick'i kendime işte böyle bir arkadaş addediyorum. Joseph, 1862'de İngiltere Leicester'da dünyaya geldi. Dünyaya geldiğinde diğer bebekler gibiydi. Gayet sağlıklı görünüyordu. Ne var ki 21 aylıkken yüzünün bir kısmı kabarmaya, şişmeye, alın kemiği biçimsizleşmeye, derisi sertleşmeye başladı. O zamanlar için Joseph'in neden böyle olduğunun mantıklı bir açıklaması yoktu, ancak ölümünden 100 yılı aşkın bir zaman sonra nörofibromatozis tip 1 ve Proteus sendromlarının ikisine de sahip olduğu anlaşılacaktı.
Joseph 11 yaşındayken annesi vefat etti. Otobiyografisinde annesinin melek gibi bir kadın olduğunu, ona çok iyi davrandığını anlatıyor. Annesinin ölümünden sonra Joseph'i zor kelimesinin çok sönük kaldığı bir hayat beklemektedir. Annesinin ölümünden 1,5 yıl sonra babası, kendisi de birkaç çocuk sahibi olan dul bir kadınla evlenir ve o kadının yanına taşınırlar. Joseph bu durumdayken 13 yaşına bile gelmemiş, vücudunda sayısız defekt, yüzü biçimsizleşmiş bi haldeydi. Okulu 13 yaşındayken bırakmak zorunda kaldı, ki o zamana kadarki kısa eğitim hayatına ne kadar büyük sıkıntıları sığdırmış olacağını kestirmek pek zor değil. Lakin Joseph'in artık evde kendisini güleryüzle karşılayacak, ona merhamet edecek bir öz annesi de yoktu. Onun ev hayatı da artık tamamen bir ızdıraptı. Üvey annesi ona karşı bir tutam sevgi göstermediği gibi babası da onunla ilgilenmiyordu. Burayla ilgili ayrıntıya girmeyeceğim, fakat Joseph'in henüz 13 yaşında iki üç defa evden kaçtığını, her defasında babası tarafından bulunup eve geri getirildiğini söylersem kafanızda bir şeyler canlanacaktır. Joseph 13 yaşında bir sigara şirketinde sigara sarma işi bulur, lakin orada üç yıl kadar çalışabilecektir çünkü o süre içerisinde ellerindeki deformiteler daha da kötüleşmiş, bir sigara saramayacak hale gelmiştir. Bu insanların hayatlarını dinlerken ve değerlendirirken sıradan bir dikkat ve anlayıştan fazlası gerekiyor. Bu insan orada üç yıl çalıştı deforme bir kol, deforme bir vücut ve deforme bir yüzle insanların arasında acaba her gün neler çekerek çalıştı.

    Joseph artık işsizdi, sokaklarda insanların içinden o haliyle geçiyor, sağda solda iş arıyor, evde ise üvey annesinin gazabından kaçmaya çalışıyordu. Ne yapsındı; sokakta horlanma, evde horlanma, her yerde aşağılanma, hangi yüze baksa iğreti ifadeleri. Bir yandansa zamanın İngiltere'sinde geçim darlığının halk için had safhada olduğu bir dönemde Joseph ailesi için ekonomik bir yük haline gelmişti ve babası bu sebeple ona bir seyyar satıcı lisansı aldı ve bu sayede Joseph tekrar para kazanabilecekti. Peki sizce insanlar sokakta gördüklerinde yollarını değiştirdikleri bu "mahluğa (özür dileyerek)" bakıp da ondan bir şeyler satın alır mıydı dersiniz? Elbette, babasının bu hareketi üzerinde düşünülmemiş bir hareketti. Ayrıca Joseph'in yüzündeki deformite oldukça ilerlemiş ve artık konuşmasını da büyük oranda engelliyordu. (Yanda Joseph'in insanların korkmaması için taktığı başlığı görüyorsunuz.) İnsanların kapılarına gidip eşya satmak için çalıyor fakat pek tabi o kapılar yüzüne asla açılmıyordu. İnsanların zalimliği, düşüncesizlikleri hakkında bir nebze de olsa bir şey biliyorum ve daha 15 yaşındaki bu masumun neler yaşadıklarını bir nebze hayal edebiliyorum. Lakin insanların zalimliklerinin benim hayalimin de fevkinde olduğunu kabul etmeliyim; çünkü 15 yaşındaki bu ağır hasta çocuğu, babası Joseph bir gün eve geldiğinde çok ağır şekilde dövmüş ve kendi öz çocuğunu o haliyle sokağa atmıştı. Joseph şimdi evsizdi de, sokaklarda yaşayacaktı, sokaklarda uyuyacaktı. Uyumak demişken Joseph başını bizim başımızı koyduğumuz gibi koyarak da uyuyamıyordu. Başı defektinden ötürü çok ağırdı ve yatmak onun için imkansızdı, o ancak oturarak, dizlerini karnına çekip başını dizlerine yaslayarak uyuyabiliyordu. O sokaklarda yaşarken bir süre sonra amcası Charles, yeğeninin bu durumunu işitmiş, onu bulmuş ve ona evine yerleşmesi teklifinde bulunmuştu. Joseph onun bu teklifini kabul etti. Sonraki iki yıl, yapabileceği başka iş olmadığı için Joseph seyyar satıcılığa devam etti fakat bu iki yıl eskisinden dahi zor ve tahammül edilmesi imkansız bir süreçti. Zaten iki yılın sonunda "insanların" isteğiyle satıcılık lisansı elinden alınacaktı. Bu durumdayken, küçük çocukları olan amcası Charles, ona daha fazla bakamayacağını söyledi ve Joseph amcasının evinden de ayrılmak zorunda kaldı.
    Joseph o zaman bir darülacezeye yerleşti. Kaldığı darülacezenin 928 sakininden biriydi, orada onu nasıl horladılarsa artık ancak on iki hafta dayanabildi ve on iki hafta sonunda ayrıldı. Lakin sokaklarda anladı ki geri dönmeyi hiç arzulamadığı o yer, onun için gidilebilecek tek yerdi. Tekrar gitti ve bu sefer 4 yıl boyunca dayandı. Joseph'in insanlardan ötürü yaşadığı bu ızdıraplardan başka tek başınaykenki hali bile dehşetliydi. Yemek yemesi, uyuması, belki ağlamak bile zordu onun için, 20 yaşındayken, yemek yemek, çiğnemek neredeyse imkansız hale geldiği zaman yüzünden bir ameliyat geçirdi ve yüzünden büyük bir kitle çıkarıldı.
    22 yaşında o zamanlar bir furya olan Freak Show'lardan (ucubeler sirki diye çevrilebilir) birinin yapımcısı Joseph'i keşfeder; Sam Torr. Ve onu darülacezeden çıkarır. Ona sirkinde bir gösteri ayırır ve onu "yarı insan yarı fil adam" diye gösterisinde lanse eder. -Bu gösterinin konusu olmak dahi ne kadar travmatik bir hal- Joseph bir defasında bu Freak Show saçmalığının bir turnesi dolayısıyla Belçika'ya gitmek durumunda kalır. Orada ise dolandırılır ve tek başına orada bırakılır. Orada ne kadar kaldığını bilmiyorum, bir gün İngiltere'ye giden bir yük gemisiyle ülkesine dönmek nasip olur. Joseph 23-24 yaşlarındayken doktor Frederick Treves ile tanışır. Sonraları doktor ona hastanede bir oda tahsis edecektir. Orada hayatının, geri kalanına nispeten daha yaşanabilir kısmını geçirecektir. Tabi bu sadece 3-4 yıl kadar sürer. 27 yaşında Joseph, bir gün kazara veya çok arzuladığı için deneme maksatlı uyurken başını yastığa yaslamak ister ve dakika dakika çileyle işlenmiş dünya hayatına nokta konulmuş olur. Kalbi her daim kırık yaşayan Joseph, boynu kırılarak hayata veda eder.
    Bu sıkıntıları çeken insanın mental noktada bazı şeyleri anlayamayacak düzeyde olma ihtimali aklınıza gelebilir. Lakin Joseph oldukça zekiydi. Dr. Treves, bir makalesinde onun ortalamanın çok üstünde bir zekaya sahip olduğunu belirtiyor. Ayrıca onun zeka ve anlayış düzeyiyle ilgili size bir referans olması bakımından Joseph'in mektuplarının sonuna yazdığı şiirle yazımı noktalayacağım.

                                           Tis true my form is something odd,   
                                   But blaming me is blaming God;
                                     Could I create myself anew
                                   I would not fail in pleasing you.

                                  If I could reach from pole to pole

                                   Or grasp the ocean with a span,
                                  I would be measured by the soul;
                                The mind's the standart of the man.




    

0 yorum: